17 Kasım 2016 Perşembe

İĞNE

İğne bundan altmış bin yıl önce, ilk elbisenin dikildiği Güney Afrika'da Sibudu Mağarasında bulundu. Buzul çağında hayatta kalmak için vücut ısısını koruma gereği duyan atalarımız beslenmek için kestikleri hayvanların derilerini vücutlarına sarmışlar, kas dokularından yaptıkları ipler ve kemikten oydukları iğnelerle adeta ikinci bir deri oluşturacak şekilde vücutlarına dikmişlerdir. Bu vücut ısılarını korumalarını ve hayatta kalmalarını sağlamıştır. Tekstilin temelleri böylece atılmıştır.


Korunma ve hayatta kalma zorunluluğundan doğan tekstil, zaman içinde örtünme gerekliliğinden çıkıp güçlü bir sektör haline gelmiştir. Koyunların yününü eğiren ninelerimizin, annelerimizin ördüğü çoraplar, kazaklar tarlada toplanan pamuğun önce tezgahlarda sonraki yıllarda  fabrikalarda top top kumaşlara dönüşmesi, renk renk desen desen türevlerinin oluşması daha ucuz maliyeti olan sentetik kumaşların üretilmesi, kaşesi, basması, keteni, şifonu, indigosu, trikosu, likrası, lamesi, doresi, polyesteri ve daha bin çeşidi üretilmiştir. Bu üretimin sonucu dünya ekonomisinde hatırı sayılır moda sektörünün temelleri atılmıştır.

Günlük hayatımıza bu kadar nüfuz eden tekstil sadece örtünmemize ya da renk renk, çeşit çeşit giyinmemize, tarz sahibi olmamıza ya da bir ucubeye dönüşmemize yaramaz  elbette. Gözardı ettiğimiz belki üzerinde durup düşünmediğimiz bir çok yerde de kullanılır. Mesela dünya için küçük insanlık için büyük, aya ilk adımı atan astronot N. Armstrong  modifiye edilmiş bir uzay elbisesi giyebildiği için ayda gezintiye çıkmıştır. Zira ayın sıcaklığı gündüz +120 gece ise -157 derecedir.

Atalarımız, hayatta kalma dürtüsüyle icat ettikleri kemik iğnenin dünya ekonomisinde hatırı sayılır bir paydaya sahip moda sektörüne dönüşeceğini muhtemelen hayal etmemişlerdi. Çarşılar, pazarlar, avmler ve daha birçok yerde binlerce model, renk, doku ve kalıpta vücudunuzu saracak giyisiler bulursunuz. Eskinin bezirganları şimdilerin tekstil tüccarlarına dönüşmüş zaman içinde.


Sektör önünüze binlerce seçenek sunabilir, seçim sizin. Aman ha,  Modaya uyacağım diye komik durumlara düşmeyin! Klasiktir ama bence en güzeli budur: insan kendine yakışanı giymeli mottosu her zaman iş yapar.

Kendinize yakışanı giyiniz. Kendinize yakışanı giymeyi becerebilmek için önce kendinizi tanıyınız.
Unutmayınız "İnsanlar kıyafetleriyle karşılanır, bilgileriyle ağırlanır, ahlaklarıyla uğurlanır" demiş Hz. Mevlana.

Kıssadan hisse...

10 Kasım 2016 Perşembe

DOPAMİNLE AŞK BAŞKADIR

Dopamin evrenle bütünleşmeyi ve birlikteliği sağlayan şahane bir hormondur. Aşık olduğunuzda haz reseptörleri son hızla çalışmaya başlar. "Sırılsıklam aşık oldum" mottosu aslında çok mantıklı bir tanımlamadır. Çünkü ilk aşık olduğunuz dönemlerde beyin dopamin içinde yüzer adeta. Bütünleşme hissi, aşkı derinden hissetme hissi dopamin sayesinde yaşanır bünyemizde.


Aşıkların gözlerinin pırıl pırıl olması da bundandır. Hatta şöyle söylemlere maruz kalabilir aşıklar  "gözlerin başka türlü bakıyor hayrola sen aşıksın galiba".  


Tıbbi tanımlamaları halk söylemlerini de yerli yerince kullandıktan sonra dopamin salgılatacak her hangibir veri hayatımızda yoksa ne yapmalıyız? Evet aşktan söz ediyorum. Kim istemez ki gözlerinin ışıl ışıl yaldır yaldır parlamasını? Elbette isteriz ama olmuyorsa olmuyordur işte. Böyle durumlarda aşk kadar olmasa da beynimize dopanin salgılatacak eylemler var tabi.

 Yarım saatten fazla spor yapmak beyne dopamin salgılatır. Sahiller, parklar boyunca kurulan spor aletlerinin insanlığa böyle de bir hizmeti var demek. Muz yiyin mesela muzun içindeki trozin adlı bir madde vücudunuzda dopamin salgılanmasını sağlar. Bol bol C vitamini alın. Güneş ışığına çıkın güneşin ve temiz havanın efsunlu bir etkisi vardır insan bünyesinde.


Sizi mutlu eden haz veren şeyleri yapın hayatınzda. Hedeflere koyun onlara doğru yola çıktığınızda aldığınız hazda dopamin seviyenizi arttırır. Neşeli samimi insanlarla birlikte olun bol bol gülün. Stresli ve depresif olaylardan uzaklaşın.


İnsanız ve sadece mutlu hissetmek istiyoruz. C8H11NO2 şu kod numaralı bu tatlı hormonunuz bol olsun. Dopamininizi arttırcak en güzel şeyler sizi bulsun.

 Haydi şimdi kalkın çıkın sokağa martılara gevrek atın, tanıdığınız tanımadığınız insanlara gülümseyin, parklarda çiçekleri koklayın, doğaya dokunun, deniz kenarında dalgaları dinleyin, güzel bir kitap okuyun, latif bir şarkı dinleyin ruhunuz şenlensin. Bir dopamin kolay salgılanıyor mutluluğunuza emek verin.

En çokta kendinizi sevin bu tüm yolları kısaltır sizi daha mutlu kılar.